
Din Görevlilerinden Hastalara Manevi Destek

Hayırlı İşler görücüye çıkıyor

ABDden Türkiyeye yeni gözdağı! Erdoğana akıl vermeye kalktılar

Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) ve Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) üyesi de olan Eldeen, Sudanda gerçekleşen darbeye ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Eldeen, Sudanda ekmek isyanı olarak başlayan gösterilerin siyasi sürece evrilmesi ve ardından darbe ile sonuçlanmasının temel nedeninin, mevcut iktidarın sorunlara çözüm üretmemesi olduğunu dile getirdi.
Arap baharının etkileri ve 30 yıllık Ömer el-Beşir hükümetinin yıpranmasının Sudanı bu sürece taşıdığını anlatan Eldeen, "Arap baharı ile Mısır, Libya, Tunus ve Cezayirde rejimlerin yıkılmasını hedef alan hareketler Sudan gençliğini de etkiledi. Sudan muhalefeti bu durumdan faydalanarak ve sosyal medyayı çok etkin kullanarak protestocuları sokaklara toplamayı başardı. 30 yıl süren ve gittikçe yıpranan el-Beşir hükümetinin pasifliği bir nevi geldiğimiz noktanın haritasının çizilmesine yardımcı oldu. Ayrıca el-Beşir hükümeti daha önce benzer olaylar yaşadığı için kendine fazla güvenmiş olabilir. Bu yüzden yeterli önlem alınmadı." diye konuştu.
Sudandaki protestoların arkasında dış destek faktörünün azımsanmayacak kadar ciddi olduğunu vurgulayan Eldeen, şu ifadeleri kullandı: "Göstericiler ve muhalefet yurt dışından mali destek aldı elbette. Protestolar yabancı medyada birinci haber olarak geçti. Sosyal medya ise olayları çoğu zaman abartarak, çarpıtarak, gerçek gibi yansıttı. Bu abartılı algı operasyonu olayların çığırından çıkan düzeye taşınması sağlandı. Bu olayda aslında bir nevi medyanın var olmayan bir şeyi nasıl gerçekleştirdiğini gördük. Öte yandan İsrail, Sudanda protestoları açıktan destekledi. ABDli ve İngiliz diplomatlar, gerek sosyal medya üzerinden gerek meydanlarda göstericileri ziyaret ederek açıktan destek verdi. Meslek Erbabı Birliği liderleriyle görüşmeler gerçekleştirerek destek vereceklerini söylediler. Al Jazeera ve Al Arabiya haber kanalarının da bu süreçte olumsuz rol oynadıklarını düşünüyorum."
"Beşir medyayı kullanmadı"
Eldeen, el-Beşir hükümetinin Sudandaki sorunlara çözüm bulmak için siyasi anlamda birtakım değişikler yapmaya çalıştığını ama medya desteği olmadığı için yeterince topluma anlatamadığını kaydederek, şunları aktardı: "Protestocuların taleplerine karşılık verilmeye çalışıldı aslında, el-Beşir hükümeti kabine değişikliğini gerçekleştirdi. Ekonomi de iyi işlemeye başlamıştı ama bunu topluma yansıtacak ve ikna edecek medyası yoktu. Dolayısıyla insanların hükümetten rahatsızlık duyması devam etti. Sokağa inen insanlar, el-Beşir sonrasında ne olacak sorusunu düşünmeden, alternatif aramadan sadece teskutu bes (düşsün yeter) mantığı ve sloganıyla hareket etti. Ayrıca el-Beşir hükümeti daha önce benzer olaylar yaşandığı için kendini fazla güvenmiş olabilir. Bu yüzden yeterli önlem almadılar."
Mayada Kemal Eldeen, el-Beşirin tam bir siyaset ve devlet adamı olduğunu, Sudanın ekonomik ve siyasi anlamda en zor süreçlerinde çözümler üretmeye çalıştığını anlatarak, el-Beşir sayesinde bölgede barışın sağlandığını dile getirdi.
"Darbe Sudanın sorunlarını çözmez"
Eldeen, komşu ülkelerde gerçekleşen askeri darbeler gibi Sudanda gerçekleşen darbenin de ülkenin ekonomik ve siyasi sorunlarını çözemeyeceğini, ülkeyi daha da kaosa sürükleyeceğini kaydetti.
Sudanın sorunlarının askeri darbelerle değil, ekonomik ve siyasi hamlelerle çözülebileceğini aktaran Eldeen, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İktidarı ele geçiren şu anki askeri yönetimin köklü bir değişiklik yapması mümkün değil. Ayrıca bundan sonra ülkenin geleceği konusunda da ciddi endişeler var. Darbe gerçekleşmesine, sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine rağmen muhalifler halen meydanları boşaltmış değil. Protestocular Genelkurmay karargahı başta olmak üzere ana caddelerle toplanan binlerce Sudanlı, Avad Bin Avf ve Ömer el-Beşir rejimine ait isimlerin istifasını ve sivil geçiş hükümeti kurulmasını istedi ve Avf istifa etmek zorunda kaldı. Halk kurulacak geçiş hükümetinde sivillerin belirleyici olmasını istiyor. Dolayısıyla halkın yeni süreç ile ilgili memnuniyetsizliği sürdüğü sürece gösteriler devam edecektir. Belki de ilan edilen sokağa çıkma yasağı faal olduğundan protestoları engelleyebilir. Şu anda kadar gelen bilgiler, göstericilerin meydanlardan ayrılmadığı yönünde. Göstericilerin ısrar etmesi durumunda ortaya çıkacak olası gelişmeler de oldukça korkutucu. Çünkü sokağa çıkma yasağı var ve askerin bu göstericilere nasıl davranacağını bilmiyoruz. Şiddete başvurmaları durumunda durum daha da vahim bir hal alabilir. Sudanda durumun sakinleşmesi için sokak hareketlerinin durması, seçime gidilmesi ve askeri rejimin kontrolünde olmayan bağımsız bir hükümetin kurulması gerekiyor. Ama bunlar oluşana kadar zor da olsa kontrolü şu anda elinde tutanların protestocuları bir şekilde ikna etmesi gerekiyor."
"Türkiye, sürece müdahil olmalı"
Eldeen, Sudanda gerçekleşen askeri darbeden sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun açıklamalarının önemine işaret etti.
Türkiyenin darbeden sonra sürece müdahil olması gerektiğine vurgu yapan Eldeen, şöyle devam etti: "Sudan, Türkiyenin Afrikadaki müttefikidir. Türkiye, Sudanın dostudur. Türkiye her daim Sudan halkının yanında oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2006da Darfur krizinin en sıcak olduğu dönemde Sudan ve Darfuru ziyaret eden ilk yabancı lider olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğanın talimatıyla Darfura insanı yardım yapılmıştı. TİKA, Türk Kızılay ve diğer STKlar halen Sudanda faaliyet gösteriyor. Sudanlılara her alanda yardım ediyorlar. Türkiye bunu Sudan halkının refahı ve iyiliği için yapıyor. Bundan sonra da Sudanda yönetime kim gelirse gelsin Türkiye ile ilişkilerini sürdürecektir. Sürdürmek zorundadır. 15 Temmuz deneyimini yaşayan Türkiye bu deneyimini Sudanlılarla paylaşmalı."
Sudanda darbe ile beraber yeni bir sürecin başladığını aktaran Eldeen, "Türkiye, Sudanda meydanı boş bırakmamalı, oluşan boşluluğu başka güçlerin doldurmasına izin vermemeli. Sudanın ekonomisini modernize etmesi, halkının refah ve zenginliğe kavuşması için Türkiyeye çok ihtiyacı var. Sudan, Türkiye tarafından ilgi ve alaka ile takip edilmesi gereken önemli bir ülkedir. Sudan, Türkiyenin bölgeye açılan kapısıdır. Çavuşoğlunun Sudan, her zaman bizim Afrikaya açılan bir kapımız olmuştur. vurgusu, bu bağlamda iki ülke ilişkileri açısından çok önemli." diye konuştu.