
Emine Erdoğan, Ürdün Kraliçesi ile görüştü

Diagne ile Belhanda arasında tartışma!

Ekrem İmamoğlu, Geçersiz Oyların Sayımındaki Son Durumu Paylaştı

G.Saraydan derbi öncesi gövde gösterisi!

Boğaziçi Yöneticiler Vakfınca (BYV) Harbiye Cemal Reşit Rey Konser Salonunda düzenlenen "Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu IBPF 2019", Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçukun katılımıyla gerçekleştirildi.
Forum kapsamında düzenlenen "Türkiyenin Geleceği İçin Eğitim İhtiyaç ve Çözümleri" başlıklı panele, Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ve Nun Okulları Akademik Direktörü Nur İpek konuşmacı olarak katıldı.
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, paneldeki konuşmasında, savunma dünyasının, kendisine has dinamiklere sahip özel bir alan olduğunu söyledi.
Türkiyenin geçmişte savunma alanında bağımlı bir ülke olduğunu anlatan Bayraktar, sektörde yerlilik oranının giderek arttığını kaydetti.
Bayraktar, her sektörde olduğunu gibi havacılık sektöründe de paradigma dönüşümü yaşandığı belirterek, havacılık alanının önemini fark ederek 2003 yıllarda bu alanda çalışmaya başladıklarını ifade etti.
Dünyada insansız sistemlerin önemli hale geldiğini işaret eden Bayraktar, "Türkiye, insansız hava aracı teknolojisinde, bağımsız bir şekilde en ileri seviyede teknolojileri, özgün bir şekilde geliştiren, kendi ülkesinin hizmetine sunan, operasyonlarında kullanan, aynı zamanda ihraç eden bir ülke haline geldi." dedi.
Bayraktar, 15 yıl önce Türkiyenin ihtiyacının insansız hava aracı olduğunu gördüklerini ve bu alanda çalışmaya karar verdiklerini belirterek, başarılı olmak için geleceği hedeflemenin çok önemli bir kriter olduğunu vurguladı.
Çok sayıda insanla bir ekip halinde çalıştıklarını anlatan Bayraktar, "Çınar ağaçları yetiştireceksek, bu saksıda yetişmez. Bu bir ekosistem meselesidir, Ar-Ge kültürünün yayılması meselesidir. Toplumca fert fert herkesin bu işlere sahip çıkmasıyla, bu işe yeltenen insanlara destek vermesiyle, pozitif bir atmosfer oluşturulmasıyla gerçekleştirilebilir. Bu misyonu yayma düşüncesiyle Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını (T3 Vakfı) 2017 Ocak ayında kurduk." diye konuştu.
Bayraktar, T3 Vakfının faaliyetleriyle başarılı projelere imza attıklarını belirterek, başarı örneklerinin yayılması için Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ve paydaşlarıyla geçen yıl "Teknofest"i düzenlediklerini anımsattı.
Türkiyedeki önemli potansiyeli gördüklerini vurgulayan Bayraktar, Türkiyenin dünyada roket yarışmasını yapan iki ülkede biri olduğunun altını çizdi. Bayraktar, misyonlarının gençlere takımlar halinde eğitimler vererek onları ülkesine katma değeri yüksek teknolojiler geliştirir hale getirmek olduğunu söyledi.
"Her başvuran 10 şirketten 6sı destek alıyor"
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Türkiyede 2002 yılında 200 patent üretilirken şimdi 7 bin patent üretildiğini söyledi.
Türkiyedeki Ar-Ge yatırımlarına değinen Bayraktar, "TÜBİTAK, Türkiyede yapılan Ar-Ge harcamasının yüzde 10unu yapıyor. TÜBİTAKın hem araştırma yapan enstitüleri var hem de araştırmaları destekliyor. Yılda 35 bin kadar projeye destek veriyor. 35 bin projenin 20 bini, akademik destekler yani üniversitelere, ulusal araştırma altyapılarına yönelik projeler."
Bayraktar, şirketlerin de desteklere başvurduğunu belirterek, her başvuran 10 şirketten 6sının destek aldığını bildirdi.
TÜBİTAKın artık sonuç odaklı destekler verildiğine dikkati çeken Bayraktar, öncelikli alanlara ve girişimcilere yönelik destekler verildiğini aktardı.
Bayraktar, "Türkiyede 2000li yıllarda iki tane teknopark vardı, şu an 83 tane teknopark var. Bu 83 tane teknoparkta kurulu 5 bin tane firmamız var. Biz bir girişimdik, 7 kişi başladık. Bugün 600 kişiyiz, birçok katma değerli teknolojiler geliştiriyoruz. Bu beş bin firmadan çıkabilecek potansiyelleri bir düşünün." şeklinde konuştu.
Eğitimin sektörde çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Eğitimin bunun en önemli bileşeni. A sınıfı işler, A sınıfı, donanımlı insanlarla yapılıyor. Bu anlamda da bu ekosistemi güçlendirmemiz gerekiyor. Bizi ileriye taşıyacak bu ekosistem." dedi.
Bayraktar, eğitimde fırsat eşitliği olması gerektiğini vurgulayarak, "Deneyap Teknoloji Atölyesi, İstanbulda başarılı olduktan sonra, TÜBİTAK, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı himayesinde tüm Türkiyeye yayma kararı alındı. 12 ilde önümüzdeki ay bunlar açılıyor. Sınavlara 80 bin öğrencimiz başvurdu. 2021e kadar 81 ilde 100 Deneyap Teknoloji Atölyesi kuruluyor." ifadelerini kullandı.
"Üniversitelerin toplumu lokomotif gibi çekmesi gerekiyor"
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan da eğitimin içeriği çok değişen bir kavram olduğunu söyledi.
Dünyada 1800lü yılların ortalarında okuryazar oranının yüzde 90ları bulmadığını, 150 yıl içerisinde yüzde 90lara ulaşan okuryazarlık oranlarından bahsedilebildiğini ifade eden Arıboğan, yayımlanan raporlara göre, 2030larda üniversite öğrencisi sayısının 225 milyona çıkacağını kaydetti.
Binlerce üniversitenin var olduğu, yüz milyonlarca öğrencinin üniversitelere akın ettiği bir yepyeni bir düzenin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Arıboğan, şöyle konuştu:
"Bütün eğitim kurumları içerisinde regüle alanın içinde ve dışında yani okullar dışındaki eğitim sistemleri arasında en geride kalmış müessese üniversitelerdir. Üniversitelerin toplumun önünü açıp onu bir lokomotif gibi çekmesi gerekiyor. Ne sosyal bilimler ne fen bilimleri arasında üniversitenin dışıyla yarışabilecek durumda olmayan bir sisteme dönüştürdük işi. Teknoloji üniversitenin tamamen dışında gelişiyor. Üniversitenin içerisindeki mühendislik fakültelerinde böyle bir yapılandırma uygulayamıyorum. Ne hocaları ne öğrencileri açısından gerçek potansiyellerini ortaya koyabilecekleri bir donanım sağlamıyoruz. Bu sadece Türkiye için değil, dünyada da böyle. Üniversite dışındaki araştırma, geliştirme, teknolojik sıçrama imkanı üniversitelerin içerisinden daha yüksek miktara geldi. Üniversitelerin kendilerine ait alanlarda gelişmelerini sağlamak ve buna yatırım yapmak çok anlamlı bir şey."
Her ile üniversite açmanın iyi tarafları olduğunu dile getiren Arıboğan, üniversite eğitiminin kalitesinde ciddi bir düşüş yaşandığını ve verilmek zorunda olan eğitimin öğrenciye verilemediğini savundu. Arıboğan, üniversitelerin araştırma geliştirme, eğitim öğretim ile vizyon ve strateji geliştirme konusunda mutlaka kendilerine geliştirmeleri gerektiğini belirterek, bu konuda YÖKün yeni projeler geliştirdiğini, üniversitelerin de buna adapte olmaları gerektiğini vurguladı.
"Eğlenceli ve bilgiyi sunan bir ortamı çalışanlarımız için oluşturmaya çalışıyoruz"
Etkinlik kapsamındaki "Eğitimde Kurumsal İyi Uygulama Örnekleri" başlıklı panele ise Turkcell Akademi Genel Müdürü Banu İşçi Sezen, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Okul Müdürü Mithat Tekçam ve Fide Okulları Kurucusu Ali Koç, konuşmacı olarak yer aldı.
Turkcell Akademi Genel Müdürü Banu İşçi Sezen, buradaki konuşmasında, öğrenmenin artık hayat boyu devam ettiğini vurgulayarak, çalışanlarını iş dünyasının çok hızlı değişen bilgi ortamına eğitimlerle hazıladıklarını aktardı.
Turkcell Akademide her seviyeden çalışana yönelik eğitim programı bulunduğunun altını çizen Sezen, "Teknoloji, liderlik ve müşteri alanlarına yönelik eğitimler veriyoruz. Yetişkin eğitimi çok kolay değil. Turkcell olarak eğlenceli ve bilgiyi sunan bir ortamı çalışanlarımız için oluşturmaya çalışıyoruz. Her çalışanımıza ulaşmak için uzaktan eğitim için büyük bir teknik alt yapı oluşturduk. Biz Turkcell olarak yurt dışındaki ve bayilerimizdeki çalışanlarımıza eğitim için ulaşmakla sorumluyuz." diye konuştu.
Sezen, çocukların bilinçsiz cep telefonu ve internet kullanımına yönelik çalışmalar da yaptıklarını belirterek, amaçlarının çocukları ve aileleri bu konuda bilinçlendirmek olduğunu bildirdi.
Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Okul Müdürü Mithat Tekçam da okulun dört üniversite ile eğitim iş birliği anlaşması olduğunu belirterek, okuldan mezun olduktan sonra üniversite öğrenimine başlayan mezunlarının da lisedeki öğrencilere eğitim koçluğu yaptığını anlattı. Okulun her yıl üniversite sınavlarında Türkiyede başarı derecelerine sahip olduğuna dikkati çeken Tekçam, okulda uluslararası bir eğitim programı uyguladıklarını ve çalışmalarının meyvesini ulusal ve uluslararası yarışmalarda aldıklarını bildirdi.
Tekçam, Türkiyedeki imam hatip okullarının İslam ülkelerine bir eğitim modeli olarak sunulduğunu belirterek, başarılı imam hatip okulu örneğini, dünyanın başka ülkelerinde de görmek istediklerini ifade etti.