Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Oktay, Katar Ulusal Müzesi açılışı için gittiği Katar dönüşü hem Yeni Zelanda ziyaretinin detaylarını anlattı hem de gündeme ilişkin önemli açıklamalar da bulundu.
50 kişinin şehit edildiği ırkçı terör saldırısı sonrasında gittiği Yeni Zelanda’da Müslümanların ziyarete ilişkin duygulu mesajlarını paylaşan Oktay, şunları anlattı:
BEKLEDİĞİMİZİN ÇOK ÖTESİNDE
“Türkiye’nin anında oraya (Yeni Zelanda) gidip Cumhurbaşkanı’nı temsilen orada olmamız öyle bir etki oluşturdu ki beklediğimizin çok ötesinde. Bütün toplulukların başkanı ve üyeleri geldi. Saldırıdan sağ kurtulan imam ile akşam bir arada oturduk. ‘Güvenlik garantisi veremiyoruz’ falan dediler. Biz güvenlik istemiyoruz, dedik. Onları kırmamak adına ‘Bizimkiler gelsin’ dediler. Peki, dedik. Geldiler konuşmaya başladık. Myanmar’daki yokluk içerisinde yaşadığımız o manzaranın bu defa varlık içerisinde yaşadığınız farklı bir versiyonunu yaşadım.”
TÜRKİYE YANIMIZDA
“Gene onlar ağlıyor gene biz ağlıyoruz. Öyle bir duygu seline dönüştü ki diyor ki ‘Geçen oğlum bana Diriliş’i anlatıyordu. Biz onları filmlerde zaediyorduk. Ben şimdi gördüm ki Diriliş aynı diriliş. Ertuğrul da burada, Osman Gazi de burada, başımıza böyle bir şey geldiği anda siz yanımızdasınız. Biz yalnız değiliz. Türkiye yanımızda, Recep Tayyip Erdoğan yanımızda.’ Sarılarak diyorlar ki ‘Sizin bu ziyaretinizi maddi değerle ölçemeyiz. Bize öyle bir özgüven verdiniz ki dünyayı bağışlasanız bunu izahı edemeyiz.’ Bizim vatandaşımız da bambaşka bir duyguya girdi. ‘Benim devletim burada’ dedi.”
BANA NE DEME LÜKSÜMÜZ YOK
“Büyük hedefleri olmayanlar bunun arka planında olanı anlamayanların konuşabileceği, görebileceği şeyler çok küçük. Türkiye olarak buradayız ve ne yapabiliriz, bu mesajı da doğrudan devlet nezdinde verdik. Terör eylemi diye bağıra bağıra söyledik. Bu haçlı zihniyet durup dururken olmadı ki. Bu olayın bireysel olması mümkün değil. Organize bir örgütün içinde, fikir olarak da yetişmiş size karşı bilenmiş. Bu olayda bana ne başka bir dünyada, deme lüksümüz yok. Doğrudan sizinle ilgili. Sizi tehdit ediyor. 20 saatlik mesafeye bana ne dediğiniz an bakmışsınız 20 dakikaya iner ertesi gün İstanbul’dadır.”
TERÖRİST YALNIZ DEĞİL
“İstihbarat, adli olarak iki ülke arasında bir bilgi alışverişi ilk andan beri var. Türkiye’de terörist kimlerle görüştü nereye gitti bunların çalışmaları bütün detaylarını yapıyoruz. Oradaki yargılamaya faydalı olacak şekilde çalışıyoruz. Başka ülkenin yargısına karışamayız. Bu delidir ne yapsa da yeridir dedirtmemek için çalışmayı yapıyoruz. Bu terörist yalnız değildir.”
Önümüzü daha net göreceğiz
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin vatandaşa yansımasına da değinen Oktay, şunları anlattı: “Sistem sorunu çözüldü. Peki sistemin bana getirdiği şey nedir? Biz diyoruz ki, hızlı hareket ediyoruz, esneklik sağlıyor, dinamizm sağlıyor, güçler ayrılığını sağlıyor. Ekonomideki atakları düşünün. Yoğun ataklar geçiriyor, eskisi gibi her kafadan ses çıkmıyor. Hızlı karar alıyoruz, hızlı adım atıyoruz. Önceden bizi çökertecek atakları şimdi hafif şekilde atlayabiliyoruz. Piyasa mesajı net alıyor, iç ve dış piyasa hızlı şekilde toparlanıyor. Ülke olarak bunun faydasını görüyoruz ama sahaya indiğimiz zaman vatandaş ‘Bana nasıl yansıyacak’ diyor. Bununla ilgili çalışıyoruz. 1 Nisan’dan sonra hızlı bir şekilde gündeme gelecek ondan sonra da uygulamaya alacağız. Dinamik bir yapı. Yeni dönemde önümüzü daha net göreceğiz. Yıllık, daha kısa dönemli planlar belirlenecek, süreyi belirleyeceğiz. Yüz günlük eylem planları 5 yıllığı garanti ediyor. Önce önünü gör sonra kısa vadeli çok sıkı bir izleme takip sistemini kuruyoruz.”
Türkler tehdide boyun eğmez
Oktay, “Amerika, F-35 de blöf mü yapıyor?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Kötü ev sahibi mal sahibi yapar. Burada da onu yapacak. Bizi kendimizi daha çok kamçılamamızı, rehavete kapılmamızı, önümüzdeki projeleri hızlandırmamıza sebep oluyor. Devlet aklı olan bir ülkeyiz. Bir konuda söz verdiğimiz zaman hele hele imza attığımız zaman bunun bir karşılığı vardır. Akşamdan sabaha bizde fikir değişmez. Şimdi biz F-35’lerle ilgili anlaşma yapmışız, onun gereğini sonuna kadar yerine getirmişiz. Şimdi biri kalkıp oyun bozanlık yapıyor ise o onların düşüneceği bir şeydir. Buradaki personel gitmiş durumda ve eğitim süreci devam ediyor. Biz Eskişehir’de üretime devam ediyoruz. S-400 ile ilgili imza atmışız, biri çıkıp ‘Pardon istemiyorum’ dediğinde bizde imzamızı geri çekeyim, diye devlet yönetmiyoruz. Karar alırken de birinden icazet alan bir yapımız yok. Dünyayı yönettiğini zaedenlerin bizi tanımadığını gösteriyor. Türk insanı tehditte boyun eğmez bu birey boyutunda hele devlet boyunu düşünürseniz asla. F-35 için atılan imzanın anlamı ne ise S-400 için atılan imzanın anlamı odur.”